Tam kıvamında yapılmış, mis gibi kokan bol köpüklü bir Türk kahvesinin yerini ne tutabilir ? Tabi ki hiç bir şey. Türk kahvesi içerken sohbetlerin daha bir sıcak ve neşeli olduğunu sizde biliyorsunuzdur. Kahveyi bir içecek olarak kimin bulduğunu bilmiyoruz. Ancak bu konuda pek çok rivayet var. Kahvenin Tarihçesi Dünya yolculuğuna 14. yy. da başlayan kahveye ilişkin ilk efsane Yemen’de yaşayan Kaldi adında bir çobana aittir. Kaldi günün birinde sıcaktan uyuşmuş koyunlarının bir ağacın meyvelerini yedikten sonra hareketlendiğini görür. Bu mucizeye şaşıran Kaldi’de bu ağacın meyvelerini suda kaynatıp içer. Bir süre sonra enerjisi artar ve kalp atışları hızlanır. Böylece tüm dünyayı sarsacak bu tadın kaşifi olur. Bir başka söylentiye göre Hz. Süleyman uğradığı şehirde insanların hastalandığına tanık olur. Cebrail’in buyruğu üzerine Yemen’den gelen kahve çekirdeklerini kavurup hastalara içiren Hz. Süleyman insanları iyileştirir. Kim olursa olsun, bu eşsiz lezzeti ilk yudumlayan kişi mutlaka büyük keyif almış olmalı. Ama yüzyıllar sonra tüm dünyayı saracak bir tiryakiliği başlatacağı aklının ucundan bile geçmemiştir herhalde. Kahvenin Yetişmesi Kahve Yemen’den gelir derler ama aslında kahvenin ana vatanı Etiyopya’dır. Kahve ağacı kışın yaprak dökmeyen ve bütün tropik bölgelerde yetişen bir bitkidir. Yasemine benzeyen çiçekleri mis gibi kokar. Kahve ağacı nazlı bir bitkidir. Isının +5 derecenin altına düştüğü bölgelerde bile yaşayamaz. Yaprakları her zaman yeşil renkli ve parlak olan bu ağacın meyveleri kiraza benzer. Meyvelerin içinde iki tane kahve tohumu vardır. Çiçekleri döküldükten sonra ağaçların dallarında meyveleri kalır. Tahta tokmaklarla dövülür. Kabukları sıyrıldıktan sonra öz kahve meyvesi ortaya çıkar. Bunlar kavrulur, öğütülür ve kahve pişirilmeye hazır olur. Kokulu ve lezzetli kahve uzun bir emeğin ürünüdür. Kahvenin 70 e yakın farklı türü vardır. Türk kahvesi olarak içtiğimiz kahvede Brezilya’dan gelir.
Kaynak : Türk Kahvesi Nasıl Yapılır |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder